-
1 bunun için
1) dafür, dazu\bunun için bana fazla hesap çıkardınız Sie haben mir das zu teuer berechnet\bunun için bir çekice ihtiyacım var ich brauche dazu einen Hammer2) hierfür, hierzu\bunun için bir çekice, onun için de bir penseye ihtiyacım var hierzu [o hierfür] brauche ich einen Hammer und dazu [o dafür] eine Zange3) deswegen\bunun için saç sakal ağartmam ( fam) deswegen lasse ich mir keine grauen Haare wachsen -
2 bunun
bunun davon, dessen;bunun burası letzten Endes, schließlich;bununla beraber (oder birlikte) zusammen damit; trotzdem, trotz allem;bunun için deshalb; dafür;bunun kadar so viel (groß, schnell usw);bunun üzerine daraufhin -
3 için
için11. postp für (A); zu (D); wegen (G); um (G) … willen; über (A), betreffend (A)2. konj weil, da; um … zu; dafür, dass …; Beschwörungen bei (D), zu (D);Beispiele annem için für meine Mutter;benim için für mich; meinetwegen; meines Erachtens;barışçı maksatlar için zu friedlichen Zwecken;bunun için deswegen; dafür; infolgedessen;bir kaç saat için auf einige Stunden (a für …);kara gözler için um der schwarzen Augen willen;kim(in) için für wen?;pratik için der praktischen Arbeit wegen, der Praxis wegen;şaka için zum Scherz, aus Spaß3. konj -mek için: yaşamak için yemeli man muss essen, um zu leben4. -me+Possessiv için: çabuk gitmesi için arabayı verdim ich gab ihm den Wagen, damit er schnell hinkommtiçin2 tief (innerlich);için için (leise) vor sich hin, innerlich; unbemerkt;için için yanmak schwelen, vor sich hin brennen; fig betrübt sein, ohne es zu zeigen -
4 ağartmak
vt -
5 işte
1. Lokativ von iş2. 1) da\işte geliyor da kommt erhani kitap? — \işte! wo ist das Buch? — da!2) nun3) eben, gerade, nun mal, halt\işte bu nedenle ebendarumböyle şeyler olur \işte solche Dinge passieren eben [o nun mal]bu böyledir \işte das ist eben [o nun mal] sobunun için \işte! eben [o gerade] deshalb!, eben darum!bu yüzden \işte! eben [o gerade] deshalb!, gerade deshalb [o deswegen] ! -
6 gerekmek
vi1) nötig sein, gehörenonun için cesaret gerekir dazu gehört Mutşimdi acele etmek gerekiyor nun heißt es, schnell handelngerekmez es ist nicht nötig2) gerektiğinde bei Bedarfgerekirse wenn nötig, wenn es notwendig [o erforderlich] ist3) brauchen, müssenbugün çalışmam gerekmiyor ich brauche heute nicht zu arbeiten, ich muss heute nicht arbeitengerekmez es muss nicht seinbunun doğru olması gerekmez das muss nicht stimmen [o richtig sein]
См. также в других словарях:
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
Armenian Genocide — Armenian civilians are marched to a nearby prison i … Wikipedia
binaenaleyh — zf., Ar. bināˀen + ˁaleyh Bundan dolayı, bundan ötürü, bunun için, bunun üzerine … Çağatay Osmanlı Sözlük
FİTNE-İ ÂHİRZAMAN — Âhirzamandaki fitne. Deccal fitnesi.(Rivayette var ki: Fitne i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz. Bunun için binüçyüz sene zarfında emr i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azâb ı kabirden sonra $ vird i … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÂHİRZAMAN — Dünyanın son zamanı ve son devresi. Dünya hayatının kıyamete yakın son devresi. (Rivayette var ki : Fitne i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz. Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr i Peygamberiyle bütün ümmet o fitneden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dokuma — is. 1) Dokumak işi, mensucat, tekstil Halı dokuma sanatı. Dokuma sanayisi. 2) Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez 3) sf. Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen 4) sf. Tezgâhta dokunarak elde edilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahsus — 1. sf., esk., Ar. maḥsūs 1) Duyulan, anlaşılan, hissedilen 2) Belli, ortada, aşikâr 2. sf., Ar. maḫṣūṣ 1) Özgü Her sanata mahsus aletler vardır. Bize de böyle bir şeyler lazım... H. R. Gürpınar 2) Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öndelik — is., ği Yapılacak bir hizmet veya satın alınacak bir mal için anlaşmaya göre önceden ödenen miktar, avans Üstelik Dostoyevski bunun için 4500 ruble öndelik almış ama romanı yayıncıya göndereceği gün yazdıklarını beğenmeyerek yırtmıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
zahmete girmek (veya katlanmak) — Zahmet etmek Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur. S. Birsel Benim için yine yorulacaksınız, zahmete katlanacaksınız, dedi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
FELİHAZA — (Fe li zâlik) Bunun için, şunun için, imdi (mânasında … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZEKÂT — Nisab miktarı mala, paraya sahib olan Müslümanın kırkta birini fakirlere sadaka vermesi ve bu verilen sadaka. Ziyadeleşme, artma. * Temizlik. Taharet. (Bak: Sadaka, Nisab).( $ Bu kelâmın mâkabliyle nazmını icab ettiren münasebet ise: Namaz $ Yani … Yeni Lügat Türkçe Sözlük